
Geçtiğimiz hafta Özbekistan’da 194 ülkeden 5 binden fazla katılımcıyla başlayan UNESCO’nun 43. Genel Konferansı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Aralık’ın “Dünya Türk Dil Ailesi Günü” olarak ilan edilmesi önerisine ilişkin karar taslağının tartışılması ve onaylanması münasebetiyle Türkiye Kültür ve Miras Vakfı tarafından Semerkant’ta etkinlik düzenlendi.
Türk devletleri, öneriyi birlikte sunan ülke temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katıldığı etkinlikte, Türkiye adına AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Türk devletleriyle ilişkilerden sorumlu Kürşad Zorlu, Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet ve Türkiye Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Aktotı Raimkulova da hazır bulundu.
Aybet’in açılış töreninde konuşan Zorlu, Dünya Türkçe Konuşan Aileler Günü’nde Türk-İslam medeniyetinin eşsiz şehri Semerkant’ta UNESCO himayesinde bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını belirterek, “Başlarken, Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu özel günde size ve Türkçe konuşan aileye selam ve tebriklerini iletmek istiyorum.” dedi.
Zorlu, şöyle konuştu: “Bu tarihi kararla, Türk dilinin, tüm kolları ile farklı coğrafyalarda yaşayan bir dünya dili olduğu bir kez daha tescil edilmiştir. Çünkü Türk dili, binlerce yıllık tarihi boyunca sadece sözcükleri değil, bir milletin hafızasını, duygu ve düşüncesini de aşmıştır. Türk dili, bizi biz yapan, birbirimizi tanımasak bile aynı duyguyla birleştiren ortak bir kalp atımıdır. Bu büyük dil ailesi, bizi birbirimize bağlayan kültürel bir köprü, ortak bir dilin sesidir. kimlik.” dedi.
Türk dilinin, Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya, Balkanlar’dan Sibirya’ya, Orta Doğu’dan Avrupa’nın içlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada yankı bulduğunu vurgulayan Zorlu, bugün dünyada 300 milyon insanın Türk dilinin farklı lehçelerini konuştuğunu, yüz milyonlarca kişinin de bu dili öğrendiğini söyledi.
Zorlu, “Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Türkmence, Azerice Türkçesi, Tatarca ve bu kadar geniş bir coğrafyada konuşulan birçok dilin aynı kökten doğan bir dil ağacının dalları gibi olduğunu” belirterek, dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan on milyonlarca vatandaşın Türk dil ailesinin diaspora gücü haline geldiğini vurguladı.
“Türk dili yaşadıkça biz de yaşayacağız”
Kardeş dillerin onları birbirine yaklaştıran ve kültürel diplomasi alanını harekete geçiren taşıyıcılar olduğunu vurgulayan Zorlu, şöyle devam etti:
“Dil ailemizin müstesna bir kolu olan Türkçe konuşanların sayısı her geçen gün artıyor. Türk dünyasının hemen her yerinde, çarşılarda, pazarlarda, taksilerde karşılaştığımız kardeşlerimiz Türkçe konuşabiliyor. Artık dünya çapında 60’tan fazla ülkede 90’ı aşkın yabancı temsilciliğimizle Yunus Emre Enstitülerimize Türkçe öğrenmek için kayıt yaptıranların sayısı her geçen yıl artıyor.”
Zorlu, günümüzde dünyada diller arasındaki rekabetin aslında kültürlerin görünürlük mücadelesi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Bundan hareketle Türk dilinin gücü sadece geçmişinden değil, geleceği şekillendirme potansiyelinden kaynaklanmaktadır; Türkçeyi bilimde, sanatta ve dijital dünyada yaşatıp güçlendirmek, onu evrensel bir bilim ve medeniyet dili haline getirmek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bu büyük dil ailesinin mensupları olarak, tarihimizden aldığımız inançla, dilimizin zenginliklerini korumalı ve yeni nesillere sevdirmeliyiz. Türkiye olarak ortak iletişim diline yönelik tüm çalışmaları destekliyoruz. Biz de diyoruz ki; “Türk dili yaşadıkça biz de yaşayacağız.”
“UNESCO’nun bu kararı tüm Türk devletlerinin ortak başarısıdır.”
Etkinliğin ardından basına açıklama yapan Zorlu, bugünün Türk dünyası için gerçekten önemli bir gün olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: “Paris dışında bir ülkede, Özbekistan’da ilk kez UNESCO genel konferansı düzenlenecek ve böylesine önemli bir toplantıda 15 Aralık, “Dünya Türk Dil Ailesi Günü” olarak ilan edildi.
Zorlu, 15 Aralık’ın önemini de göz önünde bulundurarak Orhun yazıtlarının Danimarkalı bilim adamı tarafından deşifre edildiği tarihi bir gün olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Bu bakımdan aslında dünyada yaşayan Türk kökenli dillerin lehçelerinin kayıt altına alınması yönünde bir karardı. Bunu, bu dil ailesinin tüm alt dallarıyla birlikte yaklaşık 300 milyonluk büyük dünya Türk ailesinin UNESCO bünyesinde tescil ettirdik. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kebele oturumunda yaptığı çağrı üzerine bu önemli kararın alınması Türkiye açısından çok sevindirici bir durumdur.”

Zorlu, bundan sonra her yıl 15 Aralık’ın, ortak iletişim diline, ortak alfabeye giden, Türk halklarını birbirine daha da yakınlaştıracak, birçok faaliyet gerçekleştirerek Türk dünyası iş birliğini geleceğe taşıyacak önemli bir yolculukta önemli bir aşama olacağının altını çizdi.
“UNESCO bünyesinde elde edilen bu başarı, esasen tüm Türk devletlerinin ortak başarısı ve dil birliğine yönelik vizyonudur.” Zorlu’nun açıklaması şu şekilde:
“Çünkü bu karara giden süreçte Türkiye ve diğer Türk devletleri, Özbekistan’da büyük bir işbirliğine imza attı. Kararlı bir duruş sergilediler ve UNESCO’da bu başarılı kararın alınmasına vesile oldular. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla bu karara başından beri destek vermeye devam ettik ve bu başarıyı hep birlikte elde ettik. İnşallah şimdi 15 Aralık’ı ortak ve uluslararası platformlarda buluşturmanın zamanıdır.”
